İstanbul’da ilk Land Art Sergisi, Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi’nde 18 Nisan’da başlıyor.
Labirentin bir strüktür üzerine değil, bir fikir üzerine odaklı olduğunu belirten Rogers’ın “dünyamıza önem veriyorsak hangi kriterleri ön planda tutarak yaşamalıyız?” arayışından yola çıkan projesi bir bakış açısının önemini vurguluyor: “Bizim koruyucu olarak etrafımızdakilere ve bizden sonra gelenlere karşı sorumluluklarımız olmalı. Bize miras bırakılan çevresel sonuçları teslim aldığımız gibi, biz de bizden sonra gelenlere belirli oluşumlar bırakıyoruz. Şimdiki zamanın gelecekte yansımalarına şahit olacağız. Hepimiz birbirimize, insan, konum, zaman ve uzam yoluyla bağlıyız.”

Güzel bir proje, ancak neden bu projelere Türk sanatçıları dahil edilmemekte.. Sanatçılar toplumların kanaat önderleridir..Herşey batı için,batıya göre :)Bunun getirisi taklitçilik ve kendinden uzaklaşmadır.. Unusual care art group adı altında önder bir land art grubu,bu yıl Antalya Saklıkentte 2000 metre karelik bir alanda dairesel formda dünya barışı ve çevresel sorumluluklarımızı yansıtan bir uygulama yapmıştır..Kendi sanatçılarımız ile bu etkinlikler hem kendi toplumsal sorunlarımıza daha yakın hem de kendi içsel dünyamıza ve bize yakın olanı daha samimi yansıtmayacakmı idi… Bu grubun çalışmalarını izledim ve ne yazık ki sizler bundan bi habersiniz, üzüldüm..
Değerli okurum,
Elgiz Müzesi'nin Nisan etkinliğini duyuran haberime yaptığınız yorumu aynen yayınlıyorum. Ve size Haziran'da başlayacak 40 yaş altı Türk heykeltraşlarının eserlerine yer verecekleri teras sergisini izlemenizi önerebiliyorum…
Saklıkent'teki land art çalışmasından haberim var. Ancak blogumun içeriği (adından da anlaşılacağı gibi) İstanbul… Bu şehirde yaşayan sanatçı, tasarımcı ve mekanlarla yaptığım röportajlara yer veriyorum..
"Taklitçilik" hiçbirimizin onayladığı ve benimsediği bir duruş değil! Katılıyorum.Zaten çok ilginç de değil!
Sanatı ve sanatçıyı "yabancı" ve "yerli" olarak sınıflandırıp tavır almaktansa her yeni bakış açısı, yorum, fikir ve düşünme biçimine merakla yaklaşmamızın, tanışacağımız her özgün eser ve üslubun bizi daha çok zenginleştireceğini düşünüyorum.
Sanatçıların kendi coğrafyalarının ya da dünyanın herhangi bir başka yerinin kültüründen, motifinden, yaşam biçiminden, doğasından, insanından etkilenip bir eser ortaya koyabilmesini çok heyecan verici buluyorum… Ve tam da sizin dediğiniz gibi dünya barışını, çevre sorumluluğu ve toplumsal bilincimizi olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum.
Sevgilerimle,