Esra Kizir Gökçen’in Metamorph-Trick Sergisi Amsterdam’dan sonra şimdi Ankara’da..
Esra Kizir Gökçen “METAMORPH-TRICK” serisi çalışmalarını 28 Ekim – 8 Kasım 2015 tarihlerinde Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde sergileyecek. Bu seriye ait işlerinin bir kısmını 2014’de Amsterdam’da Artps&CoWindow Gallery’de sergilemişti.
Yaklaşık üç yıldır bu proje üzerinde çalıştığını söyleyen Esra Kizir Gökçen, Metamorph-Trick serisini heyecanla üretmeye devam ediyor.. Bu konseptin ana felsefesinden hareketle farklı bir projesi daha varmış. İzliyoruz..
Ankara’daki sergide, tuval ve kağıt üzerine karışık teknik, akrilik, yağlı boya, mürekkep, desen, baskı-resim ve exlibris çalışmalarından oluşan 26 eser yer alacak.
“Olmuş bitmiş derken yeni başlıyor, ezberleri altüst eden yeni bilgiler yeni algılar yaratıyor ve bir sonraki öncekini geçersiz kılıyor. Olaylar, nesneler parçalara ayrılıyor ve tekrar biraya geldiğinde farklı bağlantılarla başka bir şekilde kaynaşıyor.
Metamorfik nesneler bazen bir boşlukta bazen değişime uğramış bir zeminde, düşsel bir uzay zaman oyunu içinde resim veriyor. Bu nasıl bir oyun ki, kuralları değişerek devam ediyor durmaksızın. Yaşam katmanlarında her şey gerçekleşme anındakinden farklı.
Geçmiş ve gelecek sürekli başkalaşmakta, zamanın akışı algılarımızı sürekli yanıltmakta ve bu hilebaz oyunlar, öngörüleri boşa çıkartmakta. Geçmişe dair izler ve bunlar üzerine düşünceler, gelecek tahminleri ve hayaller, hepsi farklı katmanlar oluşturuyor, dönüşüm kaçınılmaz görünüyor. Her biri iç içe geçmiş, genel geçer kayıtların ötesinde başkalaşmış renkler ve çizgilerin oyunu..”
Esra Kizir Gökçen’in göstermek istediği, “Metamorph-Trick” de kullandığı çağrışımlar başkalaşımı vurgulamakla birlikte parçalanmış kişilik ve hayatların aynı şekilde tekrar oluşmasının imkânsızlığı.. O, kültürel ve sosyal oluşumların da aynı karakteri taşıdığını, bugünün algı ve yorumuyla çoğalarak başkalaştığını, yeni yaşam formlarına dönüştüğünü düşünüyor.
Bu yaklaşımla kurguladığı kompozisyonlarında, figürler bu dünya canlılarının uzuvlarına sahip olsalar da parçalanmış ve sonra yanlış birleşmiş yaratıklar gibi.. Mekânsal unsurlar da parçalanmış ve başka bir dünya yaratırcasına birleşmişler.
Çalışmalarında kullandığı bulutlar, ağaçlar, kökler gibi doğayı sembolize eden detaylarla doğaya olan sorumluluğumuza dikkat çekiyor. Bulut ve ağaç, suyun, dolayısıyla da yaşamın döngüsünü ve geçmişten geleceğe sürekliliği anlatıyor.
Doğduğu ve yaşadığı çok katmanlı Anadolu coğrafyasının tarihsel ve kültürel birikimlerinden de ilham alan ressamın çizgilerindeki yuvarlak hatlar ve sembollerde kaligrafi ve minyatür gibi klasik Türk resim sanatının etkileri göze çarpıyor.
Serginin konseptinden bahsedebilir misiniz?
Bu projeyle anlatmak istediğim temel düşünce değişimin hem gerçekleştiği zamanda hem de şimdiye ve sonraya dönüşerek durmaksızın devam ettiğidir. Zaman ve mekânın koşulları her şeyi başkalaşıma uğratıyor. Dolayısıyla olay ve olgular gerçekleştiği andakinden farklı yansıyor şimdiki algılarımıza. Yani zamanda olay ve olgular hareket halindedir ve zaman sınırlı algımıza oyunlar oynar. Yeni bilgiler yeni algılar yaratır. Kurallar zamana ve mekana göre sürekli değişerek devam eder. Belleğimiz ve beynimizin herşeyi anlamlandırma çabaları sonucunda yeni imajlar yaratırız.
Çalışmalarımda olayları, nesneleri parçalara ayırıyor ve tekrar biraya getirerek farklı bağlantılarla başka bir şekilde kaynaştırıyorum, böylece yeni şeyler yaratıyorum. İnsan belleğinin ve algısının çalışma biçimini kendi imgelemimde örnekleyerek anlatmaya çalışıyorum.
Metamorfik/başkalaşıma uğramış nesneler bazen bir boşlukta, bazen değişime uğramış bir zeminde…Bu zamanın bellekteki dönüşüm oyunu. Figürlerim bu dünya canlılarına benzeseler de parçalanmış ve sonra yanlış birleşmiş yaratıklar gibiler. Resimlerimdeki mekânsal unsurlar da aynı şekilde parçalanmış ve başka bir dünya yaratırcasına birleşmiş haldeler. Çağrışımlarım başkalaşımı vurguluyor. Aynı zamanda parçalanmış kişilik ve hayatların da önceki hali gibi tekrar oluşmasının imkânsızlığını anlatıyor. Sanki “aynı nehirde iki kez yıkanılmaz” önermesini hatırlatır gibi… Her an yeni bir andır ve insan algısının bu zaman döngüsü oyunlarıyla bir hayli kafası karışıyor.
Serginin başlığı Metamorph-Trick sizin için ne anlam ifade ediyor ve işlerinizin bu başlıkla ilişkisini açıklar mısınız?
Projemin adı, yaşamın akışı içinde gerçekleşen olay ve olguları aslında bizlerin sınırlı algımız ve hayal gücümüzle dönüşüme uğratmamıza dayanıyor. Bu durumu duyularımızın bize oynadığı bir oyun olarak konumlandırmamla ilgili. İşlerimin her birinde bunu destekleyen aldatmacalı fantastik yaratıkları, hem insanı hem de diğer çevresel ögeleri görebilirsiniz. Örnek olarak “Dilemma” kente göç eden bireyin ikilemi ve doğal yaşamındaki kayıtlarını, geçmişe dair anılarını dahi nasıl kuraklaştırdığımıza dikkat çekiyor… “İçindeki Yol” ise kentli insanın hayallerinin, iç dünyasının nasıl betonlaştığını resmetmektedir. İşlerimde göz imajını özellikle vurguluyorum, beş duyumuzu simgeliyor, algımızın sınırlılığını ve tek yönlülüğünü anlatıyor.
Günümüzdeki keşmekeşin zamana ve mekâna sığamama, dolayısıyla daha çok tüketme ve daha tatminsiz olma paradoksunun bizleri ittiği melankolik nostaljiyi anlatan “Anı” adlı çalışmamda salıncak sembolü var. Gelgitlerimize ve çocukluğun sınırları içindeki engellerimize dahi özleyişi hüzünle anlatıyor.
Kültürel ve sosyal oluşumların da aynı karakteri taşıdığı, bugünün algı ve yorumuyla çoğalarak başkalaştığı, yeni yaşam formlarına dönüştüğünü söyleyerek ne demek istediniz?
Burada kastettiğim geçmiş kültürel birikimler üzerine bugünü oluşturuyor olmamız. Yani belleğimizde birikenlerle bugünü yaşıyoruz ve geleceği inşa ediyoruz. Dolayısıyla birbirinden bağımsız oluşmuyor, geçmişte nasıl oluşmuşsa katlanarak, birbirini etkileyerek yeni enerjiler ortaya çıkıyor ve artarak devam eden bu güçten ilham alarak ilerliyoruz geleceğe. Yaşama gücümüzü ve umutlarımızı bu enerjiden alıyoruz, doğru, yanlış nasıl algılıyor ve değerlendiriyorsak. Tüm zamanlar için geçerli bir yöntem, ortak bakış açısı olması sebebiyle aynı karakteri taşıyor. Bu yaklaşımım, işlerimde geçmiş, bugün, gelecek bir arada yani zamansız durumu vurgulamak için seçtiğim bir yol bu.